Sıradışı Tarih - 16 Ekim 2018

Turgay Güler'in hazırlayıp sunduğu Sıradışı Tarih programında bu bölüm Prof. Dr. Mehmet Çelik ile birlikte misyonerlik, Türkiye’deki misyonerlik faaliyetleri, Hristiyanlık’ın doğuşu ve yayılması, milli yemek kültürü, sağlıksız gıdalar ve tehlikeleri masaya yatırıldı.

Programda “Misyonerlik suç mudur? Misyonerlik nasıl ortaya çıktı? Misyonerlik Osmanlı coğrafyasını nasıl karıştırdı? Brunson Türkiye’de nasıl bir casusluk hareketi gerçekleştirdi?” sorularının yanıtı Sıradışı Tarih’te ekrana geldi.

Prof. Dr. Mehmet Çelik, misyonerlik ile ilgili “Görünüşte İslam’daki tebliğ hareketinin bir karşılığı sanki. Misyonerlik teşkilatları dini maske altında emperyalizmin aparatı olarak kullanılmıştır” sözlerinin ardından “Özellikle Afrika’da, Ortadoğu’da misyonerler öyle önemli faaliyetlerde bulundular ki, bu tabipler en fazla bunun önceliğini yapıyordu, sonra okullar kurarak bunu yapmaya çalıştılar. Misyoner teşkilatları meslek açısından eleman değişikliğine gittiler” açıklamasında bulundu.

Çelik, Brunson’un Türkiye’deki faaliyetlerine değinerek “İnsan hakları evrensel beyannamesinde derki, ‘Her insan dini inancında serbesttir ve onun gereklerini yerine serbestçe getirir’ buna birleşmiş milletlere üye olan bütün devletler de imza atmışlardır, biz de imza atmışız. Uluslararası bir anlaşmaya imza atmışsınız din hürriyeti açısından. Bu adam burada gelip rahatça dini faaliyetlerde bulunacaktır, kanunen bunu engelleyemeyiz. Biz de gidip Almanya’da camii açıyoruz, cemaatle namaz kılıyoruz, dini törenlerde bulunuyoruz, çocuklarımıza din eğitimi veriyoruz, bu evrensel bir anlayıştır, İslam’da bu anlayışı onaylar” açıklamasının ardından “Brunson’u medyada askeri casuslukla suçladılar, savcılık iddianamelerine de girdi. Bu adam askeri casuslukla suçlanamaz, Amerikan vatandaşı. Onun dosyasını gördüm, bu sosyal casusluk yapıyor” ifadelerini kullandı.

Programda ayrıca Çelik, gıdalardaki sahtekarlığa tepki göstererek “Özellikle süt, yoğurt gibi gıda maddelerinin üretim tarihini üzerine yazmıyorlar. Sadece son kullanma tarihini yazıyorlar. Burada dini açıdan söylüyorum, bütün kazancınız haramdır. Bunun hesabını veremeyeceksiniz” sözlerinin ardından “Ben profesörüm, altmış beş yaşındayım, okuduğumu anlıyorum, iki şeyi anlayamıyorum. İlaç reçetelerini ve biri de gıdaların üzerinde yazan maddeler. Benim ana dilimde bunlar ne, anlayacak şekilde yazın” açıklamasında bulundu. Turgay Güler ise, “Birçok ürünün üzerinde içindekiler yazan kısmı bilinçli olarak matbaada kötü çıkıyor. Dolayısıyla bunlar ancak ve ancak siz marketlerdeki raflara gelen ürünlere ne zaman ‘Bu gerçek şeker kullanmıyor bunu almayayım, varsa gerçek şeker kullanan gidip onu alalım’ derseniz o mal orda çakılırsa göreyim bakalım bir daha kullanabiliyorlar mı” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Milli yemek kültürüne de değinilen programda Çelik, eskiden çorbayla kahvaltı etmenin fakirlik, köylülük ve cehaletin simgesi olduğunu, çorbanın bir yiyecek olduğunu ve “Bence insanlık tarihinin yemekleri içerisinde en güzelidir” sözlerinin ardından çorbayla ilgili anılarını anlattı.

Turgay Güler’den “Paketli Yiyeceklerden Uzak Durun” Uyarısı

Programda ayrıca Güler, “Paketli yiyeceklerden uzak durun. Çocuklarınızı hiç yaklaştırmayın bile. Pancarla yapılmış ise bir nebze, fakat mısır şurubu, glikoz kullanılmışsa çocuğunuza zehir veriyorsunuz, yazık ediyorsunuz. Aşırı bir şeker yüklemesi var, şeker hastalığı çoğaldı” ifadelerini kullandı. Ardından Güler, kuruyemiş, doğal pekmez gibi ürünlerin yenmesini, diğerlerinden çok daha lezzetli olduğunu ve eğer tepki verilirse mısır şurubunu o gıdaların içerisinden çekeceklerini vurguladı.

YORUMLAR İlk Yorum Yapan Sen Ol
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Sıradışı Tarih - 5 Mayıs 2020

Turgay Güler'in hazırlayıp sunduğu Sıradışı Tarih programında bu bölüm Prof. Dr. Mehmet Çelik, Takvim Gazetesi Yazarı Ekrem Kızıltaş, Güvenlik Uzmanı Yusuf Alabarda ve Takvim Gazetesi Ankara Temsilcisi Zafer Şahin ile birlikte Koronavirüs salgını, Koronavirüs ile mücadele ve Türkiye’nin sağlık sistemindeki büyük başarısı masaya yatırıldı.

Zafer Şahin, Türkiye’nin Koronavirüs ile mücadelesiyle ilgili olarak “Bu salgın bize gösterdi ki bu şehir hastaneleri bir zorunluluk. Türk milleti otel konforunda sağlık hizmeti alıyor. Bizim milletimizin her bir ferdi değerli. Bu ülkenin hiçbir insanı Koronavirüs ile kaderine terk edilmedi. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bir sosyal devlet anlayışı söz konusu değil. Artık bütün ülkeler sağlıkta Türkiye modelini incelemek için sıraya girmiş durumdalar” sözlerini dile getirdi.

Ekrem Kızıltaş ise “Amerika Birleşik Devletleri, vatandaşlarına bin, iki bin dolar verdi ama sadece bir test yapmak için hastaneye gidenden de otuz beş bin dolar aldı. Dolayısıyla biz bu salgının başından beri hep şunu duyduk. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bütün batı ülkelerinde sağlık hizmeti paralı olduğu için, Koronavirüs kaptıklarından şüphelenen insanlar bile paraları olmadığı için test yaptırmaya gitmeye cesaret edemediler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyanın her tarafındaki vatandaşlarını özel uçaklar gönderip buraya toplarken, onlar dışarıdan ülkeye getirecekleri insanlardan önce ipotek makbuzu imzalatarak o insanları oraya çağırdılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sağlık hizmetleri parasız. Özellikle Koronavirüs ile alakalı kimseden tek kuruş alınmıyor. Şu anda dünyada mevcut yüz doksan küsür ülke arasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti hakikaten Koronavirüs ile mücadele konusunda dünya çapında ilk sıralarda olan ülke” şeklinde konuştu.

Sıradışı Tarih - 5 Mayıs 2020
'de daha fazlasını keşfet
Fragmanlar Gezi Yaşam Eğlence Sohbet