Sıradışı Tarih - 3 Ekim 2017

Gazeteci Turgay Güler ve Prof. Dr. Mehmet Çelik ile yeni sezonun ilk Sıradışı Tarih programı 11.yılında Ülke TV’de ekrana geldi. Yeni sezonun ilk programı pasta kesilerek kutlandı. Prof. Dr. Mehmet Çelik, üzerinde kendisinin ve Turgay Güler’in resminin olduğu pastayı alışılagelmişin dışında yandan keserek, esprili bir dille bu ikiliyi kimsenin ayıramayacağını mesajını verdi. Yeni sezonun ilk Sıradışı Tarih programı gündeme ilişkin konuları masaya yatırarak başladı. Programda ilk olarak Kuzey Irak’taki referandum ile birlikte bölgedeki kirli oyunların perde arkası konuşuldu. Turgay Güler Sıradışı Tarih programının bu bölümünde bir Kerkük Türküsü, hoyrat ekrana getirdi. Kerkük Türküsü’nün sözleri şu şekildeydi; Ben sana gül demem, gül koklanır atılır. Ben sana şeker demem, acı çaya katılır. Ben sana altın demem, pazarlarda satılır. Ben sana Kerkük diyorum, ben sana Erbil diyorum, ben sana vatan diyorum, gölgesinde yatılır. Prof. Dr. Mehmet Çelik programda Kuzey Irak’taki gayrimeşru referandumu yorumlarken bölgenin nasıl elimizden çıktığını anlattı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Adnan Kahveci ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis karargahını Diyarbakır’da kurmuştu, her hafta Kuzey Irak’a geçiyordu, sürekli Talabani ve Barzani ile de görüşüyordu. Bu operasyonlar esnasında Eşref Bitlis uçaklarla helikopterlerle sürekli taciz edildi ama o vazgeçmedi. ABD Eşref Bitlis’in uçağını nasıl düşürdü? Eşref Bitlis, Ankara’da Genelkurmay’daki toplantıdan çıktıktan sonra uçağına bindi. Askeri uçak Yeni Mahalle semalarındayken, +4 derecelik bir havada, buzlanma sebebiyle düştüğü açıklandı. Aselsan’daki mühendislerin iddia ettiği iddiasına da değinen yapan Prof. Dr. Mehmet Çelik bunun gerçek olmadığını vurguladı. Ayrıca Çelik, eski Türkiye’nin siyaset, ordu, bürokrasi ve iş dünyasının Batı’dan kontrol edildiğine ve o yıllarda iki dönem MİT Müsteşarlığı yapan Fuat Doğu’nun “Ben MİT Müsteşarı değilim, CIA’nın Türkiye temsilcisiyim” açıklamasına değindi. Prof. Dr. Mehmet Çelik, eski Türkiye’nin dış güçler tarafından yönetildiğine 1979’da yaşadığı bir olayla farkına vardığını anlattı. Keban’daki söz konusu madende Sultan Abdülhamit tarafından alınan ilk makinelerin kullanıldığı, bu makinelerin kurşun ve gümüşün ayrışması için yapılması gereken yirmi işlemden sadece birini yaptığını anlattı. Bu işlem sonrası elde dilen bir kamyon dolusu madenin İtalya’ya gönderildiği, bunun karşılığında 5 TL’lik bir malzeme alındığını ifade etti. Bunun sebebinin ise söz konusu madenin on beş yıldır genel müdürlüğünü yapan kişinin İtalyan Mason Locası’na bağlı olması ve madene yeni makine aldırmaması olduğunu söyledi. Programa telefonla bağlanan Güneş Gazetesi Yazarı Ahmet Yenilmez de Orta Doğu’da yaşananları değerlendirdi ve “Türkiye ümmetin imamesidir” dedi. Programın son bölümünde ise Turgay Güler, Ataköy’de bir kadına yapılan yumruklu çirkin saldırıyı ekrana getirdi. Turgay Güler’in farklı üslubu ve Mehmet Çelik’in yorumlarıyla ‘Sıradışı Tarih’ 3 Ekim’den itibaren Her Salı saat 22:00’da Ülke TV’de…
YORUMLAR İlk Yorum Yapan Sen Ol
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Sıradışı Tarih - 5 Mayıs 2020

Turgay Güler'in hazırlayıp sunduğu Sıradışı Tarih programında bu bölüm Prof. Dr. Mehmet Çelik, Takvim Gazetesi Yazarı Ekrem Kızıltaş, Güvenlik Uzmanı Yusuf Alabarda ve Takvim Gazetesi Ankara Temsilcisi Zafer Şahin ile birlikte Koronavirüs salgını, Koronavirüs ile mücadele ve Türkiye’nin sağlık sistemindeki büyük başarısı masaya yatırıldı.

Zafer Şahin, Türkiye’nin Koronavirüs ile mücadelesiyle ilgili olarak “Bu salgın bize gösterdi ki bu şehir hastaneleri bir zorunluluk. Türk milleti otel konforunda sağlık hizmeti alıyor. Bizim milletimizin her bir ferdi değerli. Bu ülkenin hiçbir insanı Koronavirüs ile kaderine terk edilmedi. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bir sosyal devlet anlayışı söz konusu değil. Artık bütün ülkeler sağlıkta Türkiye modelini incelemek için sıraya girmiş durumdalar” sözlerini dile getirdi.

Ekrem Kızıltaş ise “Amerika Birleşik Devletleri, vatandaşlarına bin, iki bin dolar verdi ama sadece bir test yapmak için hastaneye gidenden de otuz beş bin dolar aldı. Dolayısıyla biz bu salgının başından beri hep şunu duyduk. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bütün batı ülkelerinde sağlık hizmeti paralı olduğu için, Koronavirüs kaptıklarından şüphelenen insanlar bile paraları olmadığı için test yaptırmaya gitmeye cesaret edemediler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyanın her tarafındaki vatandaşlarını özel uçaklar gönderip buraya toplarken, onlar dışarıdan ülkeye getirecekleri insanlardan önce ipotek makbuzu imzalatarak o insanları oraya çağırdılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sağlık hizmetleri parasız. Özellikle Koronavirüs ile alakalı kimseden tek kuruş alınmıyor. Şu anda dünyada mevcut yüz doksan küsür ülke arasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti hakikaten Koronavirüs ile mücadele konusunda dünya çapında ilk sıralarda olan ülke” şeklinde konuştu.

Sıradışı Tarih - 5 Mayıs 2020
'de daha fazlasını keşfet
Fragmanlar Gezi Yaşam Eğlence Sohbet